NESAİ SÜNEN-İ KÜBRA

Bablar    Konular    Numaralar

KİTABU’D-DEHAYA

<< 1376 >>

ذكاة المتردية في البئر التي لا يوصل إلى حلقها

26- Kuyuya Düşen hayvan'ın Boğazlanması

 

أخبرنا يعقوب بن إبراهيم قال حدثنا عبد الرحمن بن مهدي عن حماد بن سلمة عن أبي العشراء عن أبيه قال قلت يا رسول الله أما تكون الذكاة الا في الحلق واللبة قال لو طعنت في فخذها لأجزأك

 

[-: 4482 :-] Ebu'l-Uşara'nın, babasının naklettiğine göre, Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e :

 

"Ey Allah'ın Resulü! Hayvan sadece boğazdan ve göğsün üzerinden mi kesilir?" diye sordum. Bana: "Budundan da olsa kesip kan akıtarak öldürürsen yeterlidir" buyurdu.

 

Mücteba: 7/228; Tuhfe: 15694

 

Diğer tahric: Ebu Davud (2825), İbn Mace (3184), Tirmizi (1481), Ahmed, Müsned (18947).

 

 

ذكر المنفلتة التي لا يقدر على أخذها

27- Yakalanamayan Hayvan Nasıl Kesilir?

 

أخبرنا إسماعيل بن مسعود قال حدثنا خالد عن شعبة عن سعيد بن مسروق عن عباية بن رافع عن رافع قال قلت يا رسول الله إنا لاقو العدو غدا وليس معنا مدى قال ما أنهر الدم وذكر اسم الله عز وجل فكل ما خلا السن والظفر قال فأصاب رسول الله صلى الله عليه وسلم نهبا فند بعير فرماه رجل بسهم فحبسه فقال إن لهذه النعم أو قال الإبل أوابد كأوابد الوحش فما غلبكم منها فافعلوا به هكذا

 

[-: 4483 :-] Rafi' anlatıyor: Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)'e: "Ya Resulallah! Yarın düşmanla karşılaşacağız, yanımızda bıçak bulunmazsa hayvanı ne ile keselim?" diye sordum. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem):

 

"Allah'ın adını anarak, diş ve tırnaktan başka kanını akıtacak ne ile kesersen kes onu yiyebilirsin" buyurdu. Bir seferinde Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)'in elde ettiği ganimet develerinden biri kaçmıştı. Bir adam onu okla vurdu ve yakaladı. Bunu gören Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem):

 

"Gerçekten bu develerin vahşi hayvanlar gibi bir kaçışı vardır. Onlardan biri size bu şekilde davranacak olursa, siz de ona böyle muamele yapınız" buyurdu.

 

Mücteba: 7/228; Tuhfe: 3561

4110'da tahrici geçmişti.

 

 

أخبرنا عمرو بن علي قال أنبأنا يحيى بن سعيد قال حدثنا سفيان قال حدثني أبي عن عباية بن رفاعة عن رافع بن خديج قال قلت يا رسول الله إنا لاقو العدو غدا وليست معنا مدى قال ما أنهر الدم وذكر اسم الله عز وجل فكل ليس السن والظفر وسأحدثكم أما السن فعظم وأما الظفر فمدي الحبشة وأصبنا نهبة إبل أو غنم فند منها بعير فرماه رجل بسهم فحبسه فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم إن لهذه الإبل أوابد كأوابد الوحش فإذا غلبكم منها شيء فافعلوا به هكذا

 

[-: 4484 :-] Rafi' b. Hadc der ki: Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e "Ey Allah'ın Resulü! Yarın düşmanla karşılaşacağız, yanımızda bıçak bulunmazsa hayvan'ı ne ile kesejim?" diye sordum. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) :

 

"Allah'ın adını anarak, diş ve tırnaktan başka kanını akıtacak ne ile kesersen kes onu yiyebilirsin" buyurdu. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Kanı akıtılıp üzerine Allah'ın adı zikredilen (besmele çekilen) şeyi, kesme aleti diş veya tırnak değil ise yiyebilirsin. Bunun sebebi şudur: Diş kemiktir. Tırnak ise Habeşlilerin bıçağıdır" buyurdu. Bir seferinde deve veya koyun sürüsü ele geçirdik ve bunlardan bir deve kaçmıştı. Bir adam onu okla vurdu ve yakaladı. Bunu gören Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem): "Gerçekten bu develerin vahşi hayvanlar gibi bir kaçışı vardır. Onlardan biri size bu şekilde davranacak olursa, siz de ona böyle muamele yapınız" buyurdu.

 

Mücteba: 7/230; Tuhfe: 1250

4110'da tahrici geçmişti.

 

 

أخبرنا إبراهيم بن يعقوب قال حدثنا عبيد الله بن موسى قال أنبأنا إسرائيل عن منصور عن خالد الحذاء عن أبي قلابة عن أبي أسماء الرحبي عن أبي الأشعث عن شداد بن أوس قال سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول إن الله عز وجل كتب الإحسان على كل شيء فإذا قتلتم فأحسنوا القتلة وإذا ذبحتم فأحسنوا الذبح وليحد أحدكم إذا ذبح شفرته وليرح ذبيحته

 

[-: 4485 :-] Şeddad b. Evs'in bildirdiğine göre Nebi (solloll"hu oleljhi vesellem): "Allah, her işte iyi davranmayı emretmiştir. Bir şeyi öldüreceğiniz zaman, öldürmeyi güzel (öldürülecek olana acı vermeyecek biçimde) yapınız. Hayvan boğazlayacağınız zaman da kesmeyi iyi yapınız. Bıçağınızı iyi bileyiniz ve kurbana acı çektirmeyiniz" buyurdu.

 

Mücteba: 7/229; Tuhfe: 4817

 

Diğer tahric: Müslim (1955), Ebu Davud (2815), İbn Mace (3170), Tirmizi (1409), Ahmed, Müsned (17113), İbn Hibban (5883).